El Salvador’a girdik girmemize 5 bilemedin 10 km sonra kendimi iyi hissetmemeye başladım. İlk benzicide durur durmaz hemen tuvalete koştum. Miğdem filan berbat durumdaydı üzerine de acayip halsizdim. Benzinliğin güvenlik görevlisi bahçede kamp atabileceğimizi sçyleyince hemen kurulduk. Kaialn son bulgurum ile mithiş bi akşam yemeği hazırladım.
Gece deli bir fırtına koptu. Şimşekler ve yağmur resmen aklımızı aldı. Neyse fazla sıkıntı yaşamadık. Çadırım da çok çok az su aldı.
Sonsonate’de yine itfaiyenin misafirperverliği ile kalacak yer sorunu yaşamadık. Sabah bu minnoş kedi kucağımda doğuma başladı. Bırakmak istemedim ama hazırlanmam gerekiyordu o sıra kaybolmuş ortamdan 2 hafta sonra çıktı. Merdiven altına girmiş serseri.
Coatepeque gölüne çıkmak isterken polis de dahil kestirme yolun güvenli olmadığı yönündeki uyarılar ve tabii yaklaşan fırtına sebebiyle benzincinin bahçesine kurulduk. Benzincinin sahibi yok bahçede yatmayın yağmur fena inecek ağaç mağaç da var size bi şey olmasın geniş saçak var orada yatın deyince çadırları bırakıp saçak altına geçtik. İlk kez gökyüzünde çember şeklinde yıldırım gördüm. Müthiş bir şeydi.
San Salvador’a giderken Lourdes’te kaykay parkında mola verdik. Ben gidip yemek yedim. Mike ise yaklaşık bir saat kaykayı ile çeşitli numaralar denedi. Sonra yolumuza devam ettik. San salvador*un içinde değil daha çok dışındaki bir mahallede kaldık. İlk saatlik otelimizi burada test ettik o/ saat 6:00 veya 7:00 gibi girerseniz sabaha kadar kalabiliyorsunuz. Hem ucuz hem de görece temiz sayılır. Panamerikan otobanına iki sokak ötedeyiz diye hiç endişelenmeden uyuduk. Sabah otobana çıkacağız diye yola düştük. Trafik korkunçtu ve otobana da çıkamadık bisikletliler için yasak vardı. Şansımıza köpeğini gezdiren bir adam bize gayet güzel tarif verdi. Yarim gün komple San Salvador’u güneyden kuzeye ve sonra da doğuya doğru pedalladık.
San Salvador ve Ilpango Gölü manzaraları. Yine bir göl kenarında kalmak istemem sonuç vermedi. Ne kasabayı sevebildim, ne de kalacak ucuz bir yer bulduk. Ulusal parkı da saat 6:00 da kapatıyorlarmış, kamp atmayın tehlikeli dediler hatta devam eden yolu da takip etmemizi istemediler. Biz de yılan kavi yolu tekrar tırmanıp ana yola geri döndük. GOT*un farklı bir versiyonunu yaşıyorduk. ‘Winter is coming!’ bizim için ‘Rain is coming!’ demekti yani yağmur yaklaşmaktaydı. Kalacak yer baka baka pedallarken ikinci gördüğümüz auto hotele kapağı attık. Meksika’dan aşina olduğum bu oteller de odanın hemen yanında garaj olması ve tabii yine saatli çalışması ama gecelik fiyatının da olmasıydı. 10 dolar diyen resepsiyon görevlisine ‘ya yorgun bisikletçilere bi indirimyapıver’ deyince 7 dolara düştü fiyat.
Otelden gelen ganimetler :) İçecekler ve şekerler bitti. Kondomun tekini hatıra olsun diye aldım ^.^ Bu arada yağmur dinince yemek yemeğe yol üzeri gördüğümüz lokantaya yürüdük. Hala daha yad ederiz. En güzel ve en ucuz pupusa’yı burada yemişizdir. Pupusa mısır ununun suyla karıstırılıp hamur haline getirilmesi ve içine peynir, fasulye, et, sebze gibi şeylerin koyulup sacda kızartılmasıyla yapılan El Salvador’a özgü nefis bir yemek.
Bakacak noktasından San Vincente tarihi şehrinin görünümü
San Vincente şehrinde de yine itfaiyede kaldık.
Dev ağaçları ve depremden zarar gören katedarli ve sokakları ile San Vincente
Ortlieb çanta kadar dandik bir başka öanta var mıdır bilmiyorum ama arka çantalar yerinden çıkmasın diye kendimce velkro bant tasarladım. San Vincente markette diktirdim. Tek derdim kemer tokası benzeri bir şey bulmaktı.
Sınıra yakın San Miguel şehrinde yine itfaiyede kaldık. Tam itfaiyeye giderken ana yolda bir motorsiklet kazasına şahit olduk. Adam takla atıp kafayı kaldırımın köşesine geçirdi. Tam orada tesadüfen bulunan ambulans hemen yardıma koşup adamı hastaneye yetiştirdi. Umuyorum ölmemiştir.
Sıkıntısız ve dertsiz Honduras sınır geçişi ve Honduras’tan ilk manzara