Bana en çok kardeşimi hatırlatarak deli eden Mike ile yine yollardayız. Bu sefer yolu uzatıp Jinotega’ya tırmanacağız sırf La Biosfera‘da kalmak için
Arada bir çıkarıp GPS’e bakıyorum acaba 85 km rekorumu kırmışmıyım diye ama nafile :) zaten derdim de hız yapmak değil. Bu arada inişler bitti çıkışlar başladı. Hele son 20 km Guayacan karayolu tırmanışıyla ben resmen pestile döndüm. Yağmurun dibimize kadar gelmesi, havanında kararmak üzere olması bizi durdurmadı. Yol üzeri kamp atmaktansa saat akşam 18:00’de Biosfera’ya vardık.
Yemek neredeyse hazırdı. La Biosfera’nın sahibi Suzanne ve gönüllüler yolun başına gelip bisikletleri arazide yokuş yukarı itmemize yardımcı oldular. Hep beraber yiyip, içtik sohbete daldık.
İlk gün evin arka tarafındaki ormanlığa ve mağaraya sessiz ve doğanın bu basit şahaneliğine her dakika hayran kalarak yürüdük.
Dolunayda teleskoptan fotoğraf çekmeye çalıştım. Olmadı ama olsun o/ ay süper hızlı hareket ediyormuş meğersem.
Suzanne da bizim gibi iki teker tutkunu, ama biraz farklı bir iki teker :)
Yıllar önce almış bu kocaman araziyi şimdi bizim gibi bisikletli, motorlu, sırt çantalı gezginlere kapısı açık. Genelde gönüllü olmak isteyenlerin uzun süre kaldığı bir yerleşenin bir daha gitmek istemediği güzel bir arazisi var. Tabii arazi ve manzaranın güzelliği de bir yere kadar Suzanne’ın deli dolu halleri, kocaman kalbi ve samimiyeti olmasa olmaz
Her gün 4 ila 8 saat çalışıp, kah diğer gönüllülerle takılıp, kah kedilerle, kah köpeklerle oynadım. Bu arada şahane blog yazlırdı. Blogu geç kitap yazılırdı ama işte internetler çok yavaş olduğundan ve tabii ki tembellikten ilgilenemedim.
Minik gerzobaşkan köpeğin adı son aldığım haberlere göre Mr. Rivers olmuş oysa kendisi tam bir ‘pulgon’ idi. Pulga (pire) den Angela’nın türettiği bi lakap; babası Cacao’nun yanında pek bir minik durduğundan
Bu kedi gerzobaşkanlarının tek tek bir adları yoktu maalesef. Ama hepsi birer sevgi topu, stres bozucu yumaklardı. Yine bir kedim olmadan yollara düştüm ya, başka da kedi çıkmaz artık karşıma :'(
Baba oğul oyun oynarken
Kediler Suzanne’ın evine kapı altından girip çıkmayı öğrenirken
Çok çalıştık çalışmasına bir o kadar da süperli pişirip yedik. Her gün birimiz evden ve mutfaktan sorumlu oluyordu. Bir kişi de işlerini kolaylayıp öğle ve akşam yemeğine yardım ediyordu. Dalından topladığımız kakao çekirdeklerini kavurup, soyup havanda toz haline getirip en doğalından çikolata mı yapmadık. Efendime söyleyeyim az biraz tuzla fıstıklerı makinadan geçirip doğal fıstık ezmesi mi yapmadık. Pişirdiğimiz krep, mayalı ve ekmeği saymıyorum. en son delirip ananaslı pilav yapmışlığımız var :) Angela’nın ellerine sağlık.
Başından sonuna çok çalıştığım minik bahçem! Komple ot doluydu. yol yol bitmedi. sonrasında epy bi çapalayıp toprağı yumuşatıp az biraz basamak yapmaya çalıştım. Culantro denen alt yaprakları tip olarakkişnişe benzemese de tad olarak kişnişe benzeyen ormandan topladığımız bitkileri dikmeme de Ariel yardım etti.
La Biosfera’dan manzaralar
Son günümde çapadan omzum epey ağrıdığı için çalışmadım yakışıklı Viçenç ile Suzanne’nın motoruna atlayıp Jinotega’ya alışverişe ve internet kafeye gittik. Pazarda bu dev kedinin fotosunu çekmesem olmazdı. Resmen kaniş kadardı.
Tallahassee’den beri ilk kez bir yerden ayrılırken ağlıyordum. Mike’ı La Biosfera’da bırakıp başkent Manaus’a doğru yola çıktım. Şimdi yine yeniden kendi ritmimi bulmam gerekiyordu.
Manaus, Granada, tropik fırtınalar, dengue ateşi daha neler neler. Tekerler dönmeye devam ediyor.
Elif, ne şahane bir şey yapıyorsun hayatınla, tanıklık etmek bile güzel. Kitabı yazılmalı, filmi yapılmalı.
teşekkürler :)
Yaşanabilir bir yermiş, fotolar da süper bu arada Elif :))
teşekkürler, maalesef bundan sonrası için fotolar çok fena çünkü lensim bozuldu çalışmıyor.
Elif, ne şahane bir yermiş, seni ilgi ve sevgi ile izliyorum…yemeklere bayıldım,ormana bayıldım ,kedişlere bayıldım,hep beraber masa başında yaptıklarınızı yemenize bayıldım…yolun açık olsun canım
teşekkürler Yeşimciğim ^.^ ah bir de dostlara duyulan özlem olmasa :)
Elif, dön artık eve!.. Dön yoksa ben gelicem!..
sen gel :) buralar çok güzel
Elif; “Culantro” ya da “Cilantro” nun kelime anlamı kişniş. Farklılık bitkinin görünümünde mi acaba ?
Culantro aynı aileden ama başka bir bitki, alt yapraklarının kokusu ve tadı kişnişe benzediğinden sanırım bu ismi almış Cilantro’dan esinlenmiş olabilirler.
http://en.wikipedia.org/wiki/Eryngium_foetidum
Her yaz ertelediğim bir Latin Amerika gezim var. Bu yaz sana bir sürpriz yapabilirim. :)
beklerim buralar cok guzel :) hele ki dostlarla yolu paylasmak daha da guzel
Bloğunu zevkle okudum fotoğraflada çok güzel.Cesaretinden dolayıda seni kutluyorum.Umarım rüzgar daim arkanda olur, yazında okuduğum gibi yap pedal basarken geçtıgin yerlerı yaşa ve ölümleşsizdir.Fotoğraflarını ve yazılarını okurken senle beraber oraları gezmek çok güzel.Kendine dikkat et, herşey gönlünce olsun.